“Onedio Özel” Uzmanlara Sorduk: Türkiye ve Ekonomi, İsrail-Filistin Savaşı’ndan Nasıl Etkilenir?
6 mins read

“Onedio Özel” Uzmanlara Sorduk: Türkiye ve Ekonomi, İsrail-Filistin Savaşı’ndan Nasıl Etkilenir?

İsrail-Filistin toprakları yeniden karıştı. Yıllardır bitmeyen savaş Türkiye’yi nasıl etkiler? Uzmanlarına sorduk. Öncelikle konjonktürü anlamak için uluslararası ilişkilerde uzman ve deneyimli isim Sinan Ülgen’den bilgi aldık. Ardından ekonomik olarak içinden geçtiğimiz zor süreçte nasıl etkileneceğimizi önemli akademisyenler olan Prof. Dr. Burak Arzova ve Prof. Dr. Sinan Alçın’a sorduk.

“Coğrafya kader midir?” tartışıladursun, bizlere küçük yaşta öğretilen “jeopolitik” konumumuz dünyadaki kelebek kanadından nasibimize ‘Türkiye olarak ne düşer?’ diye hesap etmek zorunda bırakıyor.

Çevremizde karışıklık, çatışma, savaş, gerginlik olmayan ülke neredeyse yok. Karadeniz kuzeyinde 1,5 yılı aşkın süren Rusya-Ukrayna savaşı, güneyimizde 10 yıllardır süren Suriye iç savaşı, kardeş KKTC, bir türlü durulmayan Irak toprakları, gel-gitli İran coğrafyası, kibritten uzak duran sınır komşumuz ve onun komşusu kardeş ülke Ermenistan-Azerbaycan ilişkileri derken, yine bize yakın bir coğrafya olan ve hassas ilişkilerin hüküm sürdüğü İsrail-Filistin savaşı başladı.

Dünyanın geldiği zaman, küreselleşme, iletişim, teknoloji gibi unsurlar açısından insani gelişmenin halen sağlanamadığı bir ortamda savaşlar bir yandan insani boyutta sorgulanırken, Türkiye bundan nasıl etkilenir? Uzmanlarına sorduk.

Sinan Ülgen’in ilk cümlesi “Türkiye açısından istenmeyen bir gelişme” oluyor. Türkiye’nin öncelikle insani boyutuyla bu duruma hassas olduğunu iletiyor Ülgen.

Türkiye’nin gerek Dışişleri Bakanlığının tutumunu gerek de hükümetin dengeli açıklamalarını doğru bulan Sinan Ülgen, yıllar öncesinde olsa taraf konusunda farklılık olabileceğini belirtirken, 2020 yılı sonlarından itibaren Türkiye’nin bölgede ülkelerle ilişkilerinde normalizasyon süreceğinde olduğunu ve çok mesafe kat edildiğini söylüyor. 

Bölgede de konjonktürün değiştiğini söylerken, Karabağ Savaşı’nda görülen İsrail-Azerbaycan ve Türkiye ekseni de öne çıkıyor. Bir de Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle süren ekonomik ilişkilerinin etkisi görülüyor.

Hamas konusunda Türkiye’nin duruşunu doğru olarak niteleyen Ülgen, savaşın insani boyutunun çok daha üzücü bir seviyeye taşınacağını öngörüyor.

İnsani açıdan ‘trajedi’ olarak öngörülen sürecin, Türkiye’ye orta ve uzun vadede en olumsuz senaryosunun İran’ın da işin içine aktif olarak girmesi olarak görülürken, Ülgen bölge istikrarı için İsrail-İran sıcak çatışmasının engellenmesi gerektiğini belirtiyor. Türkiye’nin bu çatışma olmamasıyla ‘görece’ sınırlı etkileneceği ancak bir göç dinamiğinin de oluşacağı öngörülüyor.

Prof. Dr. Burak Arzova, İsrail-Filistin Savaşı’nın ekonomik etkilerinde göçün yaratacağı enflasyona ancak bir yandan da giriş olabilecek varlıklara dikkat çekiyor.

Cumhurbaşkanı ve yetkilerin ‘itidal’ açıklamalarını olumlu bulan Arzova, bölgede yaşananın insani boyutta üzücü bir durum olmasını vurgularken, göç yaratacağını hatırlatanlardan oluyor. Ancak bu göçün yaratacağı enflasyonla diğer yandan da özellikle İsrail tarafından Net Hata Noksan şeklinde bir girişe de neden olacağını vurguluyor.

Savaşın altın ve petrol fiyatlamalarının Türkiye cari açığına olumsuz etkileri göz ardı edilmezken, askeri operasyonların da yine dünya için maliyetine dikkat çekiyor.

Arzova, ekonomilerde yavaşlama sürecinde bu savaşın olmasını ise ‘görece’ olumlu olduğunu 1-1,5 yıl sonra ekonomilerdeki hızlanma sürecinde olmasının daha büyük yaralar açabileceğini vurguluyor. Başka ülkelerin işin içine girmediği sürece bu haliyle orta  ve uzun vadede petrol fiyatlarında kalıcı etki oluşmayacağını da belirtiyor.

Prof. Dr. Sinan Alçın, İsrail Filistin Savaşı’ndan en çok etkilenen ülkenin Türkiye olacağını iletirken, İran, Suriye, İsrail, Hindistan, Almanya gibi birçok ülkeyi işin içine katarak tabloyu çiziyor.

Savaşın, batı yani gelişmiş olarak nitelenen kapitalist ülkelerle, doğu bloku ‘devlet kapitalizmi’ ülkeleri arasından bir çatışmaya dönüşmesinin olası olduğunu belirten Alçın, dünyadaki savunma sanayinin ekonomiyi dönüştürme gücüne değiniyor. 

Vekalet savaşları yaşanan günümüzde Almanya örneğiyle savunma harcamalarının artışının tüm dünyada sosyal harcamalar, artan vergilerle yine alt gelir gruplarının ödeyeceğini öngörüyor.

G20’de görüşülen Hindistan-Frankfurt hattının bu savaşla askıya alındığını vurgulayan Prof. Dr. Alçın, savunma sistemlerinde Wagner gibi yapılardan örnekle Rusya-Ukrayna, İsrail-Filistin sonrası Afrika’da dikkatli olunması gerektiğini öngörüyor.

Alçın, Rusya, Çin, Fransa, Türkiye gibi ülkelerin Afrika’da hamlelerinin önemli olduğunun altını çiziyor. Diğer yandan da Rusya-Ukrayna Savaşı’nın dünya için son yıllardaki ‘bölüşüm’ iştahında önemli bir deneyim olduğunu da belirtiyor. 

Görsel Kaynak: X(Twitter) – Berna Gülpınar

2023’te yaşanması beklenen resesyonun 2024 yılında olasılığının arttığına değinen Sinan Alçın, bölgenin Süveyş Kanalı gibi tedarik zinciri için önemli hatlarda bulunduğuna da dikkat çekiyor.

Türkiye’nin iç dinamiklerinde, IMF görüşmeleri ve OVP sonrasında enflasyonda beklenen yükselişle Borsa’nın ilk tepkisini, geçen hafta SİHA gündemindeki gibi verdiğini, güvenli liman altında da bu ortamda algının sürdüğünü belirtiyor. Alçın, bu konjonktürde yabancı yatırımcının Türkiye’ye girişinde de ‘rasyonel’ bakıldığında sorun olmayacağını belirtiyor.

Önce manevi, ardından maddi anlamda dünyayı olumsuz etkileyen savaş gündeminin ulaştığımız gelişmişlik çağında içinden çıkamamak utanç olurken, bir an önce bu durumun son bulmasını diliyoruz. Savaşın önce insanlığa ardından Türkiye’ye ve ekonomiye etkilerini izlemeye de devam ediyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir